içerde akif, dışarıda abdülhamit - 1


Hafta sonu usta tiyatrocu Ahmet Yenilmez Kastamonu’daydı…

SAFAHAT: Mehmet Akif Dönüyor oyunuyla Azdavaya Gönül Verenler Derneği’nin davetlisi olarak gelmişti…

Milli Mücadele dönemini, o dönemin fedakar, cefakar neslini, yapılan şanlı mücadeleyi ve bu mücadelenin isimsiz kahramanlarını 60 dakikalık performansla ancak bu kadar anlatabilirdi…



Hele Akif’i…

Hele Milli Şairi…

Özellikle çocuklarımız, gençlerimiz için adeta bir Mehmet Akif dersi niteliğindeydi tiyatro…

Gösterilerin ardından Ahmet Yenilmez ile akşam yemeğinde ve sonrasındaki kahve keyfinde beraberdik…

Uzun uzun konuştuk…

Bu neslin Mehmet Akif’ i tanımasının gerekliliği üzerinde durdu Ahmet Yenilmez…

Dinini her yönüyle öğrenmeyi…

Olduğu gibi görünmeyi…

Kırmızı çizgilerinden her ne suretle olursa olsun taviz vermemeyi…

Vatanı, milleti, dini uğrunda fedakarlık yapmayı…

Kışın soğuk günlerinde sırtında paltosu olmayan bir adamın kazandığı 500 liralık ödülü  şehit dulu kadınlara ve yetimlere bağışlamasını…

(Burada şunu da ifade edelim; Mehmet Akif ömrü boyunca bu miktarda parayı bir arada görmemiştir!)

Ve adam gibi adam olmanın bir abide şahsiyette görüntüsünü…

Bu neslin öğrenmesi, yaşaması, hissetmesi lazım…

Burada çok derin manaları olan bir hususu da dile getirdi Ahmet Yenilmez…

Milli Şair’in çocuklarından Emin Ersoy’un soğuk bir kış günü, bir kamyonun kasasında donarak öldüğünü ve kimsesizler mezarlığına defnedildiğini…

Diğer oğlu Tahir Bey’in hastanede vefat ettiğinde, hastane masraflarını karşılayacak varidatı olmadığından rehin kaldığını ve belediyenin sahiplenmesiyle naşının rehinlikten kurtarıldığını…

Kızı Suat Hanım’ın oturduğu evden kirayı ödeyemediği için çıkarıldığını…

Hatırlattıktan sonra “eğer TRT’  nin tek kanallı dönemlerinde tv’nin açılış ve kapanışlarında okunan İstiklal Marşının telifi ödenseydi, bugün Akif’in çocukları ve torunları yalılarda yaşıyor olurdu” dedi…

Sahi Türkiye’nin dört bir yanında her Pazartesi ve Cuma okullarda, her panel, sempozyum, toplantının açılışlarında okunan İstiklal Marşı, telifli mi? Telifliyse telif ücreti ödeniyor mu? Ödeniyorsa, nereye? Ödenmiyorsa, neden?

Eylül ayı sonunda Milli Şair’in torunu Selma Argon gelmişti Kastamonu’ya, hatırlarsınız…  Nacizane şahsımız getirmişti Selma Hanım’ı Kastamonu’ya…  O torun şu anda bildiğimiz kadarıyla icralarla boğuşuyor!

Sohbet esnasında;

“Neden SAFAHAT oyunu?” diye sordum…

“Vasiyet” dedi Ahmet Yenilmez…

Bu oyunu sergilemesi merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun vasiyetiymiş… Ve kendisini Mehmet Akif’i bu nesle anlatmaya adamış usta tiyatrocu… Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin 81 ilinde de sahnelenmiş SAFAHAT tiyatrosu… 81 ilde birden sahnelenen tek oyun olma özelliği taşıdığı gibi; bir yılda 150 gösteriyle ayrı bir rekorun sahibi…

Merhum Yazıcıoğlu Başkan ile Almanya gezisindeyiz…

Bir küçük kasaba da, bir binanın önünde Goethe’ nin büstü var… Bir anı müzesi burası… Goethe Almanların ünlü şairi… Almanya’nın her tarafında caddelerde, sokaklarda, okullarda ismi var… Her yerde anı müzesi mevcut… Onlardan birisi de bu küçük kasabadaki müze…

Sordum;

“Goethe burada mı yaşamış?”

Güldü Yazıcıoğlu merhum…

“Yok! Rivayet edilir ki, buradan geçerken bu binada bir fincan kahve içmiş!”

Ve orası Goethe’ nin bir fincan kahve içmiş rivayeti ile müze yapılmış!

İstanbul’da…  Beyoğlu’nda…  İstiklal Caddesinde… Mehmet Akif’in vefat ettiği Mısır Apartmanı ne durumda, biliyor musunuz?” dedi Ahmet yenilmez… ve cevabı mı beklemeden devam etti:

“Şu anda orası meşhur 360 Bar’  ın bulunduğu yer!”

İçler acısı…

İki ay kadar kaldığı, Nasrullah kürsüsünden milli mücadelenin manifestosu’nu haykırdığı, İstiklal Marşı’nı ilk kez yayınlama şerefini verdiği Kastamonu’ da durum ne?

Memleketimizde bir müze var mı  Akif ile ilgili? Akif’in konakladığı evler ne durumda şu anda?

Akif’e olan vefa borcumuzu ödedik mi acaba?

Konu Milli Şair olunca yine kalemin ayarını kaçırdık…

Yazı başlığımız İÇERDE AKİF, DIŞARDA ABDÜLHAMİT!

Ama içerdeki meseleyi konuşurken, Mehmet Akif’i anlatmaya çalışırken bizim yerimiz de bitiverdi…

Bir sonraki yazımızda da DIŞARDA ABDÜLHAMİT meselesine değinmeye çalışacağız…

Yine Ahmet Yenilmez ustayla sohbetimiz çerçevesinde tabiî ki…   
16.02.2012