Neden Yunus Mürebbi?


Futbol…

Çağımızın, hatta son iki asrın en büyük uyuşturucusu!

Artık bayanlar bile futbol hakkında ahkam keser seviyeye geldi!

Hani bazı maçlar olur…

Eze eze oynar takım…

Amma velakin meşin yuvarlağı bir türlü üç direğin arasından ağlara gönderemez…

Bir o direkte patlar top, bir bu direkte…



Ve nihayetinde futbolun en veciz, en saçma, en nankör sözüne noter tastiği getiren “atamayana atarlar” hadisesi takımın kendi ağlarında arz-ı endam ettirir meşin yuvarlağı!

Bir böyle…

İki böyle…

Üç böyle…

Takımın patronu baktı olmayacak; hemen taze kan aramaya başlar…

Saha kenarında ellerini böğründe birleştirip kara kara 11 askerinin bağlanmış kısmetine nispet yaparak geçen haftaların ardından koluna sepeti takılan teknik direktöre belki bir veda yemeği verilir…

Ve yeni teknik direktörle çıkılan ilk maçta direklerin laneti de kalkar…

Takım maç kazanır!



Nacizane on yıldan uzun süredir bir şeyler karalamaya çalışıyoruz…

1998-1999 yıllarında iki yılımı vererek Azdavay’ı anlatan bir çalışma yaptım. 300 sayfalık bir Azdavay Yıllığı koydum ortaya… Yayınlamak bile nasip olmadı!

2003 yılında “Çürümeyen Beden” isimli bir risale ile ilk eserimi vermiş oldum. Aslında eser de denemez; sendika genel kuruluna eli boş girmemek için yaptığımız ve delegelere hediye ettiğimiz küçük bir çalışmaydı…

2004 yılında Kastamonu Hikayeleri kitabına imza attık…

Aynı yıl ilk profesyonel yazarlık tecrübemizi yaşadık. ZALİFRE isimli tarihi romanımız çıktı bir yayınevinden. Bu roman KASTAMONU’nun ilk ve tek tarihi romanı olma özelliğini hala koruyor. Ama piyasada bulamazsınız!

Yine 2004 yılında Kastamonu Belediye Başkanları kitabına imza attık…

2007 yılında Kastamonu Hikayeleri ikinci baskısını gerçekleştirdi.

2011 yılında da Kastamonu Belediye Başkanları kitabı yenilendi…

10 yıldır çıktığımız maçlarda hep atak oynadık!

Seyri güzel bir maç vardı sahada, ama direkleri geçemedik bir türlü…

Fileleri bulan şutlarımız ise hakem düdüğünün kurbanı oldu…

Ofsaytmış!



Tebdili mekanda ferahlık olduğunu biliyorduk!

Ama mekanı tebdil etme imkanımız yok…

Bu toprakların çocuğuyuz…

Azdavay’ın toz-toprağı içinde nefeslendim havayı…

O toz, o toprak ciğerlerime işledi…

Kastamonu’yu Kastamonu yapan evliyalar, enbiyalar, şühedalar hesap sorar kaçıp gidersek!

Çünkü vefa borcumuz var onlara…

Yoksa mekanı tebdil inanın zor değil…

Bir dilekçelik iş!

“Antalya…… Müdürlüğüne naklen tayinimi istiyorum. Gereğini arz ederim.”

Olay bu!



Mekanı tebdil edemeyince,

Teknik Direktörü değiştirelim dedik bizde!

Erdal Arslan’ın sözleşmesini feshederek uğurladık…

Veda yemeği vermedik, ne yalan söyleyeyim!



Ha bre direkleri döven takımın başına bir cengaver getirelim dedik…

Kastamonu’nun bu manadaki ilk akla gelen kahramanı da elbette ki Yunus Mürebbi ismi…

İstanbul’un Ulubatlı Hasan’ı varsa, bizim de Yunus Mürebbi’miz var hamdolsun!

Elbette ki Kastamonu’nun bugün yeni bir fethe ihtiyacı yok!

Ama yeni bir fethe, yeni bir dirilişe ihtiyacı olanlar o kadar çok ki!



Ve Yunus Mürebbi ilk maçına bu hafta içi çıktı…

MANİFESTO kitabı ile ilk imtihanını veriyor…

Henüz maçın ilk dakikaları…

Karşılıklı ataklar ve birbirini yoklamayla geçiyor maç…

Dakikalar ilerledikçe maçın seyri de Yunus Mürebbi lehine değişir umarım…

Mehmet Akif’in Kastamonu’da yaptığı Milli Mücadele çalışmalarını ele alan MANİFESTO kitabı ile mücadeleye başladığı hayat liginde Yunus Mürebbi’ye başarılar dileyin…



Sevgi eyleme dönüştüğünde anlam kazanır…

Kimi seviyorsanız, lütfen eyleme dönüştürerek sevin…



https://twitter.com/#!/_arslan_erdal

erdal.arslan37@gmail.com

NOT: Yunus Mürebbi mahlasını kullanmaya başladıktan sonra mail adresime “neden Yunus Mürebbi” sorusu gelmişti birkaç kez… En son “nilüferli” rumuzlu değerli okurumuzun bunu yorumunda dillendirmesi neticesinde bu yazının yazılması gerektiğini düşündüm.
30.03.2012