Son kürdün ekmeğini yemeden


“Ben, öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin hizmetkarıyım…”

Bu sözü duyduğumda aklıma Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sonrası Hilafet makamını Osmanlı payitahtına taşıdığı zaman kendisine “Hakimül Haremeyn” diyen hatibe “biz ancak o mübarek beldelerin hizmetkarı olabiliriz ikazıyla “HADİMÜL HAREMEYEN” deyiniz” uyarısını anlatan anekdot geldi…

Makamlar, mevkiler gelip geçicidir.

Makam sahibini itibarlı yapan o makamı kendi hırsı, menfaati için değil halka hizmet için kullanmasıdır.



Kendisini eğitimin hizmetkarı olarak gören kişi çiçeği burnunda Milli Eğitim Müdürü Bilal Yılmaz..

Kendisi Kayserili… Ama Kastamonu sevdası yüreğine işlemiş… Nasıl işlemesin ki? Üniversite hayatı burada geçmiş… Sıkıldığında, daraldığında gayr-i ihtiyarı kendini ya Nasrullah Camii’ne ya da Hz. Pir’in huzur veren dünyasına atmış gençliğinin en deli dolu yıllarında… Yokluk içinde geçen bir üniversite macerasının ardından hayata adım attığında Kastamonu ne aklından ne yüreğinden çıkıp gitmiş…

Kastamonu’da görev yapmayı bir vefa borcu olarak görüyor…

İlk sohbetimizde Ağrı’daki günlerden Kastamonu eğitimine geçecek kadar zaman olmadı.

Ağrı’da görev yaptığı kısa sürede 110 milyonluk (eski parayla 110 trilyon) yatırıma, 78 okul inşaatına imza attığını öğrendim. En uç bölgedeki köy okulunun bile musluklarından sıcak su akıttığını, 68 birleştirilmiş köy okulunu kat kaloriferi sistemi ile donattığını da… Ama en çok dikkatimi çeken icraatı Veli ziyaretleri oldu.

“Halkı yaşat ki devlet yaşasın” düsturu çerçevesinde halkla devleti bütünleştirmenin gayretinde olduğunu ekliyor söz arasına bu projesini anlatırken…

Ve başarı sağladığı da paylaştığı hatıralarının satır aralarında kendisini gösteriyor…

8. sınıf öğrencisi bir kızımızın ailesini ziyarete gidiyor… Evin hanımı Türkçe bilmiyor! Ziyaret bitip müsaade istediğinde Bilal Yılmaz;

Öğrenci velisi kızına bir şeyler söylüyor… Kızı da Bilal Yılmaz’a aktarıyor; “Öğretmenim! Annem, sohbet esnasında annenizi 11 yaşında kaybettiğinizi söylemiştiniz. İsmini soruyor annenizin!”

“neden?”

“Annenizin ruhuna hatim indirmek istiyor da onun için”

Bir diğer ziyaret…

Veli ziyaretleri devam ediyor. Ancak vakit bir hayli geç. O gün için söz verilen bir veli kalmış vaziyette… Fakat saat gecenin 11.30’u… Bilal yılmaz, haber gönderiyor veliye; “Vakit çok geç oldu, bu saatte sizi rahatsız etmeyelim, yarın geliriz!” Ev sahibi kabul etmiyor… İlla bu gece ziyaret gerçekleşecek… Ve evin kapısı çalınıyor… İçeri giriliyor… O da ne? Ev sahibi mükellef bir sofra hazırlama gayreti içinde…

Bilal Yılmaz, “bu saatte bir de yemek külfeti vermeyelim” dediğinde aldığı cevap çok enteresan;

“Vallahi Müdür Bey, son Kürdün ekmeğini yemeden göndermem sizi!”

Halkın devlet ile bütünleştiğinin, kucaklaştığının iki güzel misali…

Aynı proje önümüzdeki yıl Kastamonu’da da hayata geçecek…

Her gün yaptığı mutad okul ziyaretlerine değinebildik sadece Kastamonu ayağında…

Sordum; “Habersiz teftiş mi?”

“Hayır!”

“Eğıitim yuvalarımızı Milli Eğitim Müdürü ziyareti için ön hazırlık yapılmadan, gerçek haliyle görmek, sorunlarını tespit etmek ve çözüm yolları bulmak gayesi ilk etapta…”

“Ve tabi ki eğitim neferlerimize, öğrencilerimize verilen değer…”

“Biz velilerimizin, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin hizmetkarıyız. Hizmeti en iyi şekilde yapabilmek içindir ziyaretlerimiz.”



Kastamonu eğitim alanında nerede duruyor?

Eksikliklerimiz ne?

Avantajlarımız neler?

Bilal Yılmaz’ın hedefleri, projeleri…

Bu soruların cevabını da İnşallah bir sonraki ziyaretimizin ardından öğreneceğiz…
19.03.2012