soykırım



Tarih : 26 Şubat 1992…
Yer: Hocalı Kasabası
Olay : Soykırım
Bilanço: 106 kadın, 63 çocuk, 70`ten fazlası ise yaşlı olmak üzere toplam 613 Azerbaycan Türkü’ nün işkence yapılarak katledilmesi. 487  ağır yaralı, 1275 rehin ve 150 kayıp.
Diplomasi: bu insanlık dışı soykırım hadisesini meclisinde “Hocalı Soykırımı” olarak kabul eden ülkeler,Azerbaycan, Pakistan ve Meksika…


Bir zamanlar doğu Anadolu bölgesinde, Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Iğdır, Ağrı dolaylarında on binlerce Müslüman – Türk’e tarihin görmediği bir vahşet ve nefretle saldıranların torunları, milenyuma 8 kala bütün dünyanın gözleri önünde, arkalarına Rus ordusunun da desteğini alarak pervasızca aynı vahşeti tekrarlamaktan çekinmediler…
İsrail’in Filistin ve Gazze’de…
Fransa’ nın Cezayir’de…
İtalya’nın Libya’da…
Sırpların Bosna’da…
İngilizlerin Hindistan’da…
Tek dişi kalmış canavarın dünyanın dört bir yanında sergilediği vahşetten sadece bir perdeydi Hocalı Soykırımı…
Bundan tam 20 yıl önce bugün, insanlık tarihinin en utanç verici olayı yaşandı…
Hamile kadınların karınlarındaki bebekler kasaturalarla çıkarıldı…
Yazı – tura atarak cinsiyeti üzerinde bahisler oynandı…
Bir kasaturaya saplanmış bebekler annelerinin göğüslerine itildi…
Kadınların kafaları kale direği, küçük bir çocuk kafası top yapıldı. Futbol oynandı…
Kulaklar kesildi, bacaklar, kollar hızar testereleriyle doğrandı…
Gözler oyuldu…
Babaları, kardeşleri, kocaları önünde kızlara, kadınlara tecavüz edildi…
Kafatasları yüzüldü insanların, bir zamanlar Amerikalıların Kızılderili kafalarını yüzdükleri gibi…
Bu bir kin değildi…
Nefret olamazdı…
İntikam hak getire…
Bu planlanmış, düşünülmüş, taşınılmış ve sistematik olarak özenle uygulanmış bir soykırımdı…
Sahi ne demek soykırım?
1948’de Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde (SSECS) 2. Madde şöyle diyor ; “ulusal, etnik, ırksal ve dinsel bir grubun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle girişilen şu hareketlerden herhangi biridir: grubun üyelerinin öldürülmesi; grubun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi; grubun yaşam koşullarının bunun grubun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım hesaplanarak kasti olarak bozulması; grup içinde doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması; [ve] çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi.”
Bundan tam 20 yıl önce İKİ DEVLET TEK MİLLET’ in yarısı olan Azeri kardeşlerimiz, insanlığın kolay kolay unutamayacağı ve hazmedemeyeceği bir vahşet yaşadı…
“Bize soykırım yaptınız” aymazlığındaki yavuz hırsızın kalbindeki karalık, yüreğindeki karanlık; 1915 yılının ardından 1992 yılında sergiledi esfeli safilinliğini…
Ve ne yazık ki insanın kanını donduran bu vahşeti SOYKIRIM olarak tanıyan, tanıyabilen toru topu üç ülke çıktı 20 yıllık zaman zarfında ortaya…
Osmanlı yedi düvelle mücadele etmek için erini, erkeğini cepheye gönderdiğinde; ardında kalan çocuğunu, kadınını, yaşlısını, hastasını hunharca katleden Ermeni, meydanın boş olmadığını yediği Osmanlı şamarı ile anladığında; bu sefer de zalimken mazlum rolüne büründü…
Netice; bugün “siz Ermenilere soykırım yaptınız” diyen 21 ülke, 7 uluslar arası kuruluş var karşımızda…
 Soykırımın daniskasını gerçekleştiren Ermeniler’in Hocalı Soykırımı’nı kabul eden ülkelere tekrar dikkatinizi verin: Azerbaycan, Pakistan ve Meksika…
Bizi, mazlumu olduğumuz bir katliamın zalimi olarak dünyaya dikte ettirmeye çalışan Ermeniler’in lobisi ve propaganda faaliyetleriyle “Soykırımcı Türkiye” etiketini bize reva gören 21 ülke!
Ve biz; Ermenilerin yaptığı, 20 yıl önce gerçekleşen, fotoğrafı, videosu, canlı şahitleri ile kanıtlanan soykırımı tanımamışız!
Hadi Azerbaycan, kendi insanıydı ondan soykırım dedi…
Hadi Pakistan, din kardeşiyiz anlayışının yanında Rus politikasına gıcıklıktan böyle bir karar aldı…
Ya Meksika?!
Bir Meksika kadar olamamışız vesselam!
Bosna’da Sırplar…
Filistin ve Gazze’de İsrail…
Cezayir’de Fransa…
Libya’da İtalya…
Endülüs’te İspanya…
Yeni Dünya’da Amerika…
Ve Hocalı’da Ermenistan…
Tükürün milleti alçakça vuran darbelere! 
Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere! 
Tükürün ehl-i salîbin hayasız yüzüne! 
Tükürün onların asla güvenilmez sözüne! 
Medeniyet denilen 
maskara mahlûku görün, 
Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün!
NOT: Aylardır, binlerce kilometre ötede, okyanuslar ardındaki Arjantin’in sözde Ermeni soykırımı’nı neden ilk kabul eden ülke olduğunu araştırıyordum… Ama hiçbir bilgiye erişememiştim…
Rektör Prof. Dr. Seyit Aydın’ın Arjantin gezisi izlenimlerini dinlediğimde buldum cevabı; Arjantin’de toru topu 30 Türk var… Ermeni sayısı ise 150 bin! Arjantin’in Türkiye’ nin “T” sinden haberi yok! Kendilerine 150 bin kişilik koronun hep bir ağızdan salladığı masal bu durumda gerçek oluveriyor kendi dünyalarında…
“Şu kadar ülke nasıl olurda bir yalanı gerçek kabul eder?” diye dövüneceğimize kendimizi anlatmamız gerekmiyor mu? Rektör Aydın’ı özellikle yurt dışı seyahatlerinden ötürü tebrik ediyorum. Rektör Aydın sayesinde Arjantin’ in elit tabakası Türk’ü belki de ilk defa tanıdı! Devamı da gelir inşallah!
24.02.2012