onurunuza sahip çıkın


ONURUNUZA SAHİP ÇIKIN!

Türkiye Harp Malülü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği…
Kastamonu Şubesi…
İki yıl öncesine kadar Şehitler diyarı Kastamonu’da esamesi okunmayan dernek,
Güneydoğu gazisi Berat Satıoğlu ellerinde önce temsilcilik olarak hayat buldu…
Ve 13 Haziran 2012 tarihinde Şube haline geldi…
Berat Satıoğlu dedim,
Yanında ona destek veren, onunla birlikte gecesini gündüzüne katan gazilerimiz ve şehit yakınlarımız da vardı…
Hatta ailesinde bir tek şehit ve gazi bulunmayan gönüllüler de…
Ama Berat Satıoğlu ismi iki yıldır verdiği mücadele ile öne çıkmayı hak eden bir isim…
30 Haziran 3012 tarihinde ilk genel kurulunu yaptı Gazilerimizin ve şehit ailelerimizin derneği…
Ve şube binasının açılışını da aynı gün gerçekleştirdi…

KASTAMONUSPOR'A GELEN SİNYAL

KASTAMONUSPOR’A GELEN SİNYAL!

Akhisar Belediyespor…
1970 yılında kuruldu…
1984 yılında 3. Lige alındı…
10 yıl bu ligde tutunduktan sonra 1994 yılında amatöre bir dalış yaptı.
Neyse ki kendini hemen toparladı ve profesyonel lige bir yıl aradan sonra tekrar yükseldi…
Belki de onları bu amatöre düşme tokadı kendine getirdi!
2008 yılında 2. Lige yükselen takım, 2010’da Bank Asya 1. Lige ve bu yıl da Süper Lig’e çıktı…

Şeytan Ayrıntıda Gizli!


ŞEYTAN AYRINTIDA GİZLİ

Son on yılın dünyada yükselen değeri; Türkiye…
Bütün Avrupa ülkeleri, domino taşları misali peş peşe iflas ederken;
Türkiye büyüme hızında kürsüde oynuyor…
Zeybek, Harmandalı, Sepetçioğlu…
Resmen on yıllardır bizi birliğine almayan Avrupa’yla dalga geçiyor!
 Durum Amerika’da da hiç parlak değil!
Sağa – sola saldırmasının tek sebebi; gelir kaynağı yaratabilmek kendisine…
Yoksa,
Nankör evladı Usame Afganistan’daymış!
Pakistan’ı mesken tutmuş!
Kendi talebesi Saddam nükleer silah üretmiş!
Hepsi hikayeydi!
Tıpkı İran’da “nükleer silah üretme niyeti ve belirtisi var” sakızı gibi…
Dünya üzerinde en çok nükleer başlıklı silaha sahip bir ülke,
Yıllardır ısrarla “uranyum geliştirmesini bilim adına yapıyorum” diyen,
Demekle de kalmayıp onlarca kez uluslar arası gözlemcilere kapısını açan,
Ve şimdiye kadar en ufak bir nükleer başlık parçacığı bile bulunamayan İran’a silah ahlakı dersi vermeye kalkıyor…
Bunun yanında kendisinin binlerce nükleer silahından,
Rusya’nın, Fransa’nın, İngiltere’nin, Çin’in, Hindistan’ın resmi kayıtlara girmiş nükleer gücünden…
Pakistan’ın ve Güney Kore’nin gayri resmi silahlarından…
Ve İsrail’in gayri resmi bile açıklama lüzumu hissetmediği, Filistinliler üzerinde devamlı surette kullandığı nükleer silahlardan hiç bahsetmiyor!
İşin ilginci; kimse bunlardan bahsetmiyor diplomasi sahasında!

TEKSTİL PARÇASI


TEKSTİL PARÇASI

O’nu çok severdim…

Hele hele

Şöyle gözlerini kırparak ve başını hafif eğerek

“Divane aşık gibi de dolanirum yollarda” diye nağmeyi tuturdu mu…

Gel de dinleme arkadaş?

Çok kaliteli bir şarkıcıydı…

Ta ki düne kadar…

Dün meslek değiştirdiğini gördüm;

Üzülerek…

Yalnız hangi mesleğe soyunduğunu anlayamadım!

Din uzmanı mı?

Siyasetçi mi?

Tekstilci mi?

Galiba tekstil sektörüne daha çok ilgi gösteriyor!

Sempozyumda Yer tutmak


SEMPOZYUMDA YER TUTMAK…

Bizim dilimizde tüy bitti…
Size gına geldi artık…
Biliyorum!
Isıtıp ısıtıp aynı konuyu getiriyoruz gündeme;
Azdavay’ ın zenginlikleri!

deli nejdet buraya yumruk havaya!

DELİ NEJDET BURAYA, YUMRUK HAVAYA!

Bugünün bina, apartman, site çılgınlığı…
Artık had safhaya ulaştı…
Hani insanların ayak basmadığı dere, tepede HES’lere hayır feryatları göğü inletiyor ya!
Merak ediyorum, Kastamonu’nun en merkezi yerlerinde tepelerin dümdüz edildiğini görüyorlar mı?
Farkında mısınız?
Şehir merkezinde ağacın, yeşilliğin nefes alacağı alan neredeyse kalmadı…
Ana yola sıfır sitelerin inşaatları yükseliyor birbiriyle yarışırcasına…
Hepsinin planı, projesi, şekli, şemali, rengi mengi birbirinden ayrı…

AMATÖR RUHA PROFESYONEL GİYSİ

AMATÖR RUHA PROFESYONEL GİYSİ!
Amatör ruh!
Bir işi karşılık beklemeksizin yapmak!
Bir işi zevk için yapmak!
Bir işi sadece ve sadece hizmet aşkıyla yapmak!
Yaptığı işten para almamak!

ARTİN AGOPYAN

ARTİN AGOPYAN

Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış…
Kim ne derse desin…
30 yıldır rayına oturtamadığımız,
Bir arpa boyu yol alamadığımız terörle mücadele hususunda da
Müflis tüccardan farkımız kalmadı…
Her saldırı ve her şehit hadisesinin ardından
Siyasilerin bir öncekinin kopyası yuvarlak sözleri,
Gazete ve televizyonların “timsahın gözyaşları” misali
Çarşaf çarşaf acıyı katlamaları,
Artık gına getirdi…

BİR ÇANAKKALE ŞEHİDİNDEN OĞLUNA

BİR ÇANAKKALE ŞEHİDİNDEN OĞLUNA…
Ben Çanakkale şehidiyim…
Hani yedi düvelin boğazımıza sarıldığı o küçücük kara parçası var ya…
İşte orada şehit düştüm…
Mezar taşımı aramayın, bulamazsınız…
İsmim Mehmet… Her şehidin ismi gibi…
Memleketim ise;
Hakkari… Edirne… Kastamonu… Adıyaman… Antalya… Trabzon… Artvin… Bursa… Mersin… Konya…
Yozgat… Arnavutluk… Yemen… Kerkük… Musul… Selanik… İskeçe… Halepçe.. Mekke… Medine…
Sıktığın topraktan şüheda kanının fışkırdığı Zığındere’de, Anafartalar’da, Kirte’de, Arıburnu’nda, Tekketepe’de yatan 250 bin Mehmet’ten birisiyim…

BİN HİROŞİMA'YA BEDEL!


BİN HİROŞİMAYA BEDEL
Rahmetli Özal’ ın Başbakan olduğu yıllar…
Milli değerlerine sıkı sıkıya bağlı Japonların Batı’ya meydan okuyuşuna gıpta eden Özal,
Beynini kurcalayan sorunun cevabını bizzat ilk elden almak ister…
Alanında uzman bir Japon heyetini Türkiye’ye davet eder…
Sorun şudur:
“Japonlar, iki dünya savaşından mağlup ayrılmış, iki şehri atom bombası ile yerle bir olmuş bir viraneden dünyanın süper güçlerinden birisini çıkardı. Türkiye neden Batı’nın gerisinde kaldı?”
Japon heyet Türkiye’nin dört bir yanında inceleme ve araştırmalar yapar…
Gözlemlerde bulunur…
Ve Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler ile birlikte Özal’ın huzuruna çıkılır…
Japon heyetinin kararı kısa ve kesindir:
“Sizin gençlerinizde milli şuur yok!”

BABAMA


BABAMA…


Onun kendisi gibi bir babası olmadı…

Hayatını evlatlarına feda edecek fedakar bir babası…

Toprağa hükmettiğini zannederken toprağa mahkum olan bir kısır döngünün cenderesinde…

Topraktan aldığını toprağa veren bir çıkmazda geçti gençlik yılları…

Sonra ilçeye gitmeye karar verdi…

Babası karşı çıktı, abisi, kardeşi…

Bu yüzden olsa gerek;

Sıfırdan başladı hayata…

Tanıtım Toz Duman!

TANITIM TOZ DUMAN
Vatan Gazetesi yazarı Selahattin Duman, geçtiğimiz günlerde Kastamonu ismini gazetesine taşıdı…
Gazetesi aracılığıyla da Türkiye’ye…
Kastamonu’da da Selahattin Duman’ın memleketimizi beş ayrı yazıyla köşesine taşıması sevinçle karşılandı…
Yazılarını sitesinde yayınlayanlar…
Duman’a övgüler düzenler…
El çırpanlar…
Bir bayram ilan etmediğimiz kaldı…
Allah için güzel de döşemiş Selahattin Duman beyefendi…
Bir şehir bu kadar güzel anlatılıp bu kadar berbat bir finalle yerin dibine sokulabilirdi!

MİRAC'IM OL!

MİRACIM OL…
Hüzün yılıydı senin için…
Vefakar eş Hatice’ül Kübra yoktu artık…
Kol kanat geren amca Abdülmütttalip…
Taif’te sana yönelen taşlar…
Merhamet dilenerek değdi mübarek tenine…
En savunmasız…
En çaresiz…
En güçsüz kaldığını sandığın anda…
İnsanlığın tahayyül edemeyeceği…
Aklın sınırlarının kafi gelmeyeceği nimetlerle...
Hüzünlenen gönlüne ferahlık verdi Yüce Mevla…

KUZKA'dan Turizm Atağı

KUZKA’DAN TURİZM ATAĞI…
Bacasız fabrikanın dumanının tütmesini bekliyoruz yıllardır…
Memleketin en büyük hazinesi bu fabrikanın ambarlarında duruyor çünkü…
Deniz ararsan tertemiz sahiliyle…
Yayla ararsan yeşilin bin bir tonuyla…
Kar ararsan tipisi eşantiyon…
Kültür ararsan tarihi, dini, etnografyayı harmanlamış vaziyette…
Kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, turizm sektöründe yer alan isimleri…
Karınca kararınca turizm çorbasına şimdiye kadar katkı sağladılar…

Artık Sesimiz Daha Gür

ARTIK SESİMİZ DAHA GÜR

Çocukluğumda, yaz tatillerinde Azdavay’ın en güzel köylerinden birisi olan Saray köyüne giderdik…
Devrekani çayının hemen kenarında yeşilin maviyle sarmaş dolaş gezindiği geniş bir düzlüğün yamacında kurulu olan köyüm, doğal güzelliği yanında Manastır, Kilise ve Kervansaray kalıntılarına sahip olmasıyla da tarihi bir gizem sahibidir…
Çobanlığa çıktığımızda, bizi en çok büyükbaşların “cıııız” tutması, küçükbaşların ağaçlara saldırması yorardı…
Güneş şakanın dozunu kaçırıp beynimizde yumurta pişirmeye başladığında küçükbaşlar hemen gölgeliklere sığınır, eğer açık arazidelerse birbirlerinin boyunları altına girerek gölgelenirlerdi…

Bir İlçenin sesi Olmak

Basın…
Toplumun gören gözü…
Duyan kulağı…
Hatta dile gelen arzu hali…
Kastamonumuz bu konuda hem şanslı hem de talihsiz bir il…
Şanslı;
Merkez’de 5 günlük gazete çıkmakta…
Birçok ilçesinde günlük, haftalık ve aylık periyotlarda uzun soluklu yayınlar hayatını devam ettirmekte…
4 radyosuyla dinleyicisinin kulağının pasını siliyor Kastamonu…
Talihsiz;
Beyazcam’da “ateş almaya gelen misafir” konumundan kurtulamıyor…

Bir Madonna Geçti!


7 Haziran 2012

Dünya starı Madonna İstanbul’da…

Konser öncesi;

Tüm kulis krem rengi halı ile kaplandı…

250 adet canlı çiçek konuldu bazı odalara…

Konserin verileceği TT Arena stadında bir fitness salonu kuruldu…

Teknik ekibin rahat dolaşabilmesi için golf arabaları temin edildi…

45 Tır dolusu konser araç gereci…

3 özel uçak…

Kendi 3 özel koruması hariç 50 yakın koruma…

1500 güvenlik görevlisi…

2000 çalışan…

ANADOLU AJANSI

ANADOLU AJANSI

Tarih…
Sosyal ilimler arasında toplumsal belleğin şekillenmesinde en büyük etkiyi oluşturan bilim dalı…
Yunus Mürebbi imzasını taşıyan yazılarda sık sık karşınıza çıkar…
Gelecek geçmişin ışığında aydınlanır…
Kendi tarihini yazamayanların tarihini başkaları yazar…
Tarihi yazan talihi de belirler…
Tarih yapmak kadar yazmak da önemlidir…
Tarih yapan Osman Gaziler, Fatihler, Yavuzlar, Abdülhamidler, Atatürkler…
Tarih yazanlarca gelecek nesillere aktarılır ve toplumsal bellek tarih yazanların kudretince sağlam olur…

DUVARA KARŞI

DUVARA KARŞI!

Kastın Ne İdi Moni? Masalının hala revaçta olduğu bir memleketinde…
Festivallerde, şenliklerde, panayırlarda, eğlencelerde isimli, isimsiz şarkıcı güruhuna para akıtmanın kültüre katkı…
Günlük çıkan gazetelere aboneliğin gereksiz…
Dergilere reklam vermenin lüzumsuz…
Kitaplara destek olmanın fuzuli görüldüğü bir anlayışa…
Şimdi sözün burasında;
Mustafa Gökhan Gülşen, Turhan Topçuoğlu, Nejdet Demir, Mehmet Sayan, Ahmet Sevgilioğlu isimlerinin değerini bir kez daha anlayıp anma…
Neyse… Yunus Mürebbi kimliğine indirmeyelim olayı…
Ne diyorduk?
Pardon ya…
Bu duvar sizin miydi?!

PAPATYANIN YAPRAKLARI

PAPATYANIN YAPRAKLARI

Önder olmak kolay değildir…
Öncelikle inanç gerektirir…
Ardından azim, sebat, ısrar, motivasyon, plan, proje, ekip…
Bir adam çıktı…
Dyned diye bir şey attı ortaya,
son günlerini yaşadığımız eğitim – öğretim sezonun başında…

Tek Millet Kaç Devlet?


Artık bir gelenek oldu…

Gerçek manada olimpiyat statüsü kazandı…

Türkçe Olimpiyatları…

2003 yılında 17 ülke ve 100 civarında öğrencinin iştirak ettiği mütevazi bir etkinlikti…

İlk yıllarında birkaç tv kanalı dışında bu etkinliği ısrarla görmedi gör(me)sel medya!

Fakat son yıllarda neredeyse tüm kanallar Türkçe Olimpiyatları ile yatıp kalkar hale geldi…

Bu yıl tam 135 ülkeden 1500 civarı öğrenci ile Türkçe’ nin dünya dili, barış dili, sevgi dili olduğu haykırılıyor tüm 

dünyaya…

Onuncu yılında ona katladı kendini…