İFTİRA ve SU-İ ZAN


İFTİRA VE SU-İ ZAN

Ramazan ayının en popüler dizisi “Kendimize Doğru” dizisinin dünkü bölümünde yine mesaj yüklü bir olay işlendi…
İftira ve Su-i Zan…
Gedikli kasabasının idealist ve hizmet aşkıyla dolu imamı Emir ile iyilik meleği doktor Reyhan’ını imamın odasının kapısında gören, radyodan yükselen kahkaha seslerini esas oğlan ve esas kıza ihale eden Dursun Ali’ nin su-i zan’ı ve dine karşı aşırı bir alerjisi bulunan Ferit’in iftira içeren dilekçesi, iki masum insanı kasaba ahalisi gözünde ahlaksız olarak gösterdi.
Kasabadaki insanlar da, ne İmam Emir’e ne Doktor Reyhan’a olayın aslını sormadan bir hüküm verdi.
Sonunda senarist olayı tatlıya bağladı…
Ve biz izleyicilere kapak olacak bir ders verdi.
Kimseyi gıyabında yargılamayın…
Kimse hakkında bir başkasının sözüyle hüküm vermeyin…
Kimsenin sözüne sazan misali atlayıp doğru kabul etmeyin…
Su-i zan’dan ve iftiradan kaçının, dedi…
Ayların sultanı, bereket, rahmet, iyilik, yardımlaşma ve kardeşliğin doruğa ulaştığı Ramazan ayında; verilebilecek en güzsel toplumsal derslerden birisini verdi “Kendimize Doğru”.

TÜRK SEDDİ


TÜRK SEDDİ

Türkiye – Irak sınırı 331 kilometre…
Türkiye –Suriye sınırı 877 kilometre…
Türkiye – İran sınırı 454 kilometre…
Türkiye – Gürcistan sınırı 276 kilometre…
Türkiye – Ermenistan sınırı 316 kilometre…
Toplamda doğu ve güney sınırlarımız 2254 kilometre…
Çin Seddi…
1986 yılında UNESCO Dünya Mirasları listesine eklenen Çin Seddi'nin toplam uzunluğu, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Kültürel Miraslar İdaresi ile Devlet Ölçme ve Haritalama Dairesi'nin 18 Nisan 2009 tarihli açıklamasına göre 8.851,8 kilometredir.
Yani 9 bin kilometreye yakın…

TÜRK DÜNYASI’NIN KALBİ KASTAMONU’DA ATABİLİR!


TÜRK DÜNYASI’NIN KALBİ KASTAMONU’DA ATABİLİR!
2012 yılında kaleme aldığımız ilk yazıda “Türk Dünyasının Kalbi Kastamonu’da Atabilir” demiştik.
Türkçe sevdalısı…
Türkiye sevdalısı…
Türklük sevdalısı…
Yavuz Bülent Bakiler Hoca’nın verdiği bilgiler ışığında bu büyük iddiayı dile getirmiştik.
Ne demişti Bakiler Hoca?
Mesela Türk Cumhuriyetleri Altın borsası kurulsa; Türkiye yılda en az 25 milyar dolar kazanç  sağlayacak…
Mesela Pamuk borsası kurulsa 27 milyar dolar…
Bunun yanında;
Sosyal, ekonomik, kültürel birliktelik…
“İddia ediyorum, bir Türk Cumhuriyetleri Birliği kurulsa, en fazla on yılda Türkiye dünyanın süper gücü olur”
Bu sözler bana değil, Yavuz Bülent Bakiler Hoca’ya ait…

ARAKAN'da SOYKIRIM


ARAKAN’DA SOYKIRIM

Myanmar…
Eski adıyla Burma…
1937 yılına kadar İngiliz hakimiyetinde kaldı…
1948 yılında bağımsızlığına kavuştu…
2005 yılı verilerine göre 51 milyon kişinin yaşadığı ülkede, insanların %80’ i Budist…
4 milyon civarında Müslüman yaşıyor Myanmar’da…
Yaşıyor mu dedim!
Hayvandan bile daha aşağı muamele görüyor!
Köyden köye gitmek için vergi ödemek zorunda Myanmar’lı Müslümanlar!
Doğduklarında da öldüklerinde de vergi veriyorlar!
Yılda en az bir kez aileler toplu resim çektirerek devlet yetkililerine vermek zorunda!
Mayıs ayında Budistlerin 10 Müslümanı vahşice katletmelerinin ardından yapılan protesto gösterileri katliamın fitilini ateşledi. Son üç ayda 90 binden fazla Arakanlı Müslüman katledildi…
Yüzbinlercesi Bangladeş’e sığındı…
Binlerce ev, yüzlerce köy haritadan silindi…
Kadınlara, kızlara tecavüz edildi…
Çocuklar birbirlerine bağlanarak toplu olarak nehirlere atıldı ve boğularak can verdi…
Myanmar’da yaşayan Müslümanların çektiği ilk çile değil bu.
1942 yılında 150 bin Müslüman katledildi!
1962 yılında başlayan ve aralıklarla 22 yıl süren katliamda 200 bin kişi öldürüldü!
1 milyondan fazla Müslüman Bangladeş’e kaçtı!
Camilerin kapısına kilit vuruldu, yüzlerce İslam alimi kurşuna dizildi.
Hacca gitmek, kurban kesmek, toplu olarak namaz kılmak başta olmak üzere tüm ibadetler yasaklandı.

imsakiyeler yarışıyor!

On bir ayın sultanı Ramazan geldi çattı nihayet!

Bu gece ilk sahura kalkacak,

Yarın “Allahım! Senin rizan için oruç tuttum.” Diyerek ilk iftarımızı açacağız…

Bizleri bugünlere eriştiren Yüce Mevla’ya sonsuz hamdü senalar olsun…

Her Ramazan ayında yaşanan İMSAKİYE enflasyonu yine bizimle…

Firmalar, sivil toplum örgütleri ve hatta şahıslar!

Şu anda işyerindeki masamın üzerinde hepsi birbirinden farklı, 

hepsi birbirinden alımlı, 

hepsi birbirinden cilalı 

7 tane imsakiye var!

Bak Kızım Çinliler Gelmiş!


BAK KIZIM ÇİNLİLER GELMİŞ!
Hafta sonu Kazak misafirlerimiz vardı…
Kastamonu Üniversitesi ile El Farabi Kazakistan Milli Üniversitesi arasında yapılan protokol gereği ilimize gelen el – Farabi’li akademisyenlerle Daday gezisi yaptık…
Sözde mihmandarları bendim (!)
Ne var ki Daday’ın hiç görmediğim, gezmediğim güzelliklerini bahaneyle ben de gezip öğrenmiş oldum!

ÇINAR'ını Devirme kastamonu

ÇINAR’INI DEVİRME KASTAMONU

Adı: Çınar Doğan…
Yaşı: 5,5…
Hastalığı: Duchenne Tipi Musküler Distrofi…
Hani dizilerde, reklamlarda oynayan ve her anne-babanın hayalindeki çocuk tipleri vardır ya,
Kıvır kıvır altın sarısı saçları…
Masum, saf, melek gibi yüzü…
Sevgi dolu bakışları ile gördüğünüz anda yüreğinize sımsıcak bir şefkat çığını aşırıveren o tiplerden birisi Çınar…
Daha 5,5 yaşında…
Geçtiğimiz yıl 8 Nisan 2011 tarihinde Duchenne tipi Musküler distrofi teşhisi konulmuş…
Türkçesi, kas erimesi…
Türkçesi, anne babasının gözlerinin önünde her geçen gün eriyip tükenmesi…
Türkçesi, çaresizliğin ve parasızlığın iki yüreği kurşun yağmuruna tutması…

Soykırımlarınız Altında Kalın!

SOYKIRIMLARINIZ ALTINDA KALIN!

Tarihler 11 Temmuz 1995’ i gösterdiğinde, Avrupa kıtasının tam ortasında insanlığın bitişi yazılıyordu!
Kanla…
İhanetle…
Zulümle…
Kalleşlikle…
Birleşmiş Milletler’in GÜVENLİ BÖLGE ilan ettiği Srebrenica, Ratko Mladiç'e bağlı Sırp birlikleri tarafından işgal edildi.
İngiltere, Fransa, Almanya gibi kudretli ülkelerin; Belçika, İsviçre, Hollanda gibi insan hakları, barış, demokrasi tellallarının gözleri önünde bir avuç çete BM’ nin güvenli bölgesinin namusunu ayaklar altına alıyordu!
Ne var ki, bütün dünyaya meydan okuyan bir avuç çetecinin bu işgali, bu hoyratlığı ve bu tecavüzü ne Avrupa ülkelerini, ne Amerika’yı, ne Rusya’yı, ne Çin’i, ne de dünyanın diğer kabadayı ülkelerini yerinden oynatmadı!
Bilakis bıyık altından sinsi tebessümler beliriyor, gözlerdeki vahşet birkaç göstermelik nemin ardına gizleniyor, eller zevkle ve iştahla oğuşturuluyordu!

AZDAVAY CEZAEVİ MÜZESİ

AZDAVAY CEZAEVİ MÜZESİ

Azdavay’ın tarihi kimliğine en büyük kamu eseri katkısı eski Cezaevi binasıdır…
2002 yılından sonra Adalet Bakanlığı’nın küçük ilçe cezaevlerini kapatma politikası çerçevesinde kapısına kilit vurulan Azdavay Cezaevi, Belediye Başkanı Civelek’in olağanüstü gayretleriyle Belediye’ye kazandırılıyor…
Amaç cezaevi binasını restore edip ve geliştirip kültür turizm müzesi yapmak…
2008 yılında da faaliyete geçirilmesi düşünülüyor kültür ve turizm müzemizin(!)

SEYYAH projesinde ne eksik?



Gençlik ve Spor Bakanlığı mükemmel diyebileceğimiz bir projeye imza attı…

Bakan Suat Kılıç öncülüğünde gerçekleştirilen proje ile Türkiye’nin dört bir yanındaki 14-

24 yaş aralığındaki gençlerimiz, Türkiye’nin haritasını belleklerine kazıyacaklar…

Coğrafi haritadan bahsetmiyorum…

Bin yıllık bir medeniyet kastettiğim.

Selçuklulardan Beyliklere, Osmanlıdan Cumhuriyete uzanan Türk-İslam medeniyetinin 

bin yıllık serüvenin izinde 4 günlük bir gezi programı ile tarihi geçmişleriyle 

kucaklaşıyorlar adeta…

İçlerinde gezmediği il kalmayan da var muhakkak, yaşadığı ilçeden dışarı adım atmamışı 

da…

IHLAMUR KOKULU MEMLEKETİM

IHLAMUR KOKULU MEMLEKETİM

Malumunuzdur,
Bülbülü altın kafese koysanız;
İlle de vatanım dermiş…
Tabelasında, üçbinlere son sayımlarda hasret kalan, reelde ise daha da az bir nüfusu bağrına basan memleketimdeydim geçen hafta…
“Cennetin yeşil yüzü” diyorum ben oraya…
Yeşil namına ne kadar renk, ne kadar ton, ne kadar ayrıntı varsa hepsine ambargo koymuş memleketim…
Ana caddesinde yolun her iki yakasını kuşatmış olan ıhlamur ağaçlarının atmosfere buram buram yaydığı koku bile mest olmanız için yeter…
Aşıklar Köprüsü’nün gündüz yeşil fonu, gece harika renk seramonisi…
Orman yolunun huzur veren kuş cıvıltıları…
Çocukluğumun, gençliğimin hatıralarını yaşatan sokakları, yolları, kuytuları…
Ve hayata uzun yıllar baktığım pencere…
Sahi,
Hayata uzun yıllar baktığım pencere bu muydu?